Kürt kadın ve erkeğinin rönesansı
Kürt kadın ve erkeğinin rönesansı
Her halkın tarihinde kadın kahramanlara rastlamak olağan olabilir. Ancak adı-varlığı yok sayılan, egemen sistemlerin hegemonyasında adeta iğdiş edilmiş ve kendisi köle edilmiş olan Kürt erkeğinin kölesi konumundaki Kürt kadınından kahraman çıkması-çıkabilmesi kolay değildir. Sistemin nesnesi olan Kürt erkeğinin boyunduruğundan çıkıp hayatın nesnesi olan Kürt kadınından söz ediyoruz.
Güneşin özgürlük öğretisi ile anka kuşu misali küllerinden yeniden doğmaktır, Kürt kadınının özgürlük arayışı. Genelde ezilen kadının, özelde de ötekinin ötekisi konumunda olan Kürt kadınının 'Özgürlük Manifestosu' olarak kabul edilen Alevi Kürt kızı Zîlan özgür yaşamın dolayısıyla özgür kadın ve özgür erkeğin rönesansıdır. Ne duygusal ne de analitik zekanın yorumlamaya güç getiremediği, kelimelerin kiyafetsiz, sözün naçar kaldığı zaman ve mekana sığmayan kişilikler vardır. Geçmişi, günü ve geleceği yaşam ve duruşuyla temsil eden, baştan aşağı bir rönesans felsefesi ve hakikatlar paradigmasıdır. Seyit Rıza'nın torunu, Zerdüşt'ün havarisi Zîlan...
Zîlan, 'Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır' felsefesinin manifestosudur. 'Nasıl kadın, nasıl erkek ve nasıl bir yaşam?' sorularının en güzel cevabıdır. Özgür insan öğretisinin 'yaşa ve yaşat felsefesi'nin özgürlük manifestosu ve rönesansıdır.
Zîlan, tıpkı adı gibi zamanın her anında 'zîl' yani filiz ve 'an' yani zaman dilimi, yeniden doğuştur. Filizlenme yani yaşamın doğuşunu ifade eder. Ne mucizedir ki, etimolojik olarak ve de sosyolojik olarak da Zîlan kelime anlamı olarak da Kürtçe'de yeniden doğuş anlamına geliyor. Aynı kelimenin türevi olan zılm (zulüm) da, aynı kökten. Zılam da erkeğin sosyolojik realitesi oluyor.
Zılam yani erkek, savaş-sömürü, acı-açlık, zulüm-zorbalık, taciz-tecavüz, haydut-hırsızlık, köle-kötülük, kan-katliam, ölüm-öldürme, yokluğun ve yoksulluğun adı, adresi ve tarihidir. Nitekim beş bin yıllık eril tarihin ta kendisidir. Öyleyse Zîlan, egemen erkek uygarlığının ve kapitalist modernitenin beş bin yıllık zorbalığına, talan ve tacizine, özgürlük aşkına 'êdi bese'dir. Dünya kadınlarının iki katı ezilip sömürülen Kürt kadını ve feodal erkek kültür ile şekillenen Kürt erkeği için Zîlan bir özgürlük rönesansıdır. Özgürleşen kadın, özgürleşen erkek dolayısıyla toplum olacaktır. Bu anlamda Zîlan, bir intihar değil, bir fiziksel yok oluş değil, beş bin yıllık egemen eril sisteme özgür yaşam ve özgür kadın adına felsefik, ideolojik bir yönelmedir; yönelerek boşanmadır.
'Güzelliği bulmak, onu toplumsallaştırmaktır' diyor özgür bilge. Bu anlamda Zîlan özgürleşerek toplumsallaşan güzelliğin diyalektiğidir. Büyük sevmenin, büyük sevmek için büyük düşünmenin ve büyük yaşamanın öğretisidir. Zihinsel, düşünsel güzelliğin adı ve sembolüdür.
'Yaşam iddiam çok büyük; anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı çok sevdiğim için Kürt kadınının diriliş sembolü olmak istiyorum' diyerek kadınının da erkeğin de yeniden doğuş ve aydınlanma manifestosu oldu. İşte bu yüzden, Zîlanlaşma, kapitalist modernitenin tüm kötü yanlarını aşan bir başkaldırıdır...
Nesimi KALKAN *
* Diyarbakır D Tipi Cezaevi
Güneşin özgürlük öğretisi ile anka kuşu misali küllerinden yeniden doğmaktır, Kürt kadınının özgürlük arayışı. Genelde ezilen kadının, özelde de ötekinin ötekisi konumunda olan Kürt kadınının 'Özgürlük Manifestosu' olarak kabul edilen Alevi Kürt kızı Zîlan özgür yaşamın dolayısıyla özgür kadın ve özgür erkeğin rönesansıdır. Ne duygusal ne de analitik zekanın yorumlamaya güç getiremediği, kelimelerin kiyafetsiz, sözün naçar kaldığı zaman ve mekana sığmayan kişilikler vardır. Geçmişi, günü ve geleceği yaşam ve duruşuyla temsil eden, baştan aşağı bir rönesans felsefesi ve hakikatlar paradigmasıdır. Seyit Rıza'nın torunu, Zerdüşt'ün havarisi Zîlan...
Zîlan, 'Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır' felsefesinin manifestosudur. 'Nasıl kadın, nasıl erkek ve nasıl bir yaşam?' sorularının en güzel cevabıdır. Özgür insan öğretisinin 'yaşa ve yaşat felsefesi'nin özgürlük manifestosu ve rönesansıdır.
Zîlan, tıpkı adı gibi zamanın her anında 'zîl' yani filiz ve 'an' yani zaman dilimi, yeniden doğuştur. Filizlenme yani yaşamın doğuşunu ifade eder. Ne mucizedir ki, etimolojik olarak ve de sosyolojik olarak da Zîlan kelime anlamı olarak da Kürtçe'de yeniden doğuş anlamına geliyor. Aynı kelimenin türevi olan zılm (zulüm) da, aynı kökten. Zılam da erkeğin sosyolojik realitesi oluyor.
Zılam yani erkek, savaş-sömürü, acı-açlık, zulüm-zorbalık, taciz-tecavüz, haydut-hırsızlık, köle-kötülük, kan-katliam, ölüm-öldürme, yokluğun ve yoksulluğun adı, adresi ve tarihidir. Nitekim beş bin yıllık eril tarihin ta kendisidir. Öyleyse Zîlan, egemen erkek uygarlığının ve kapitalist modernitenin beş bin yıllık zorbalığına, talan ve tacizine, özgürlük aşkına 'êdi bese'dir. Dünya kadınlarının iki katı ezilip sömürülen Kürt kadını ve feodal erkek kültür ile şekillenen Kürt erkeği için Zîlan bir özgürlük rönesansıdır. Özgürleşen kadın, özgürleşen erkek dolayısıyla toplum olacaktır. Bu anlamda Zîlan, bir intihar değil, bir fiziksel yok oluş değil, beş bin yıllık egemen eril sisteme özgür yaşam ve özgür kadın adına felsefik, ideolojik bir yönelmedir; yönelerek boşanmadır.
'Güzelliği bulmak, onu toplumsallaştırmaktır' diyor özgür bilge. Bu anlamda Zîlan özgürleşerek toplumsallaşan güzelliğin diyalektiğidir. Büyük sevmenin, büyük sevmek için büyük düşünmenin ve büyük yaşamanın öğretisidir. Zihinsel, düşünsel güzelliğin adı ve sembolüdür.
'Yaşam iddiam çok büyük; anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı çok sevdiğim için Kürt kadınının diriliş sembolü olmak istiyorum' diyerek kadınının da erkeğin de yeniden doğuş ve aydınlanma manifestosu oldu. İşte bu yüzden, Zîlanlaşma, kapitalist modernitenin tüm kötü yanlarını aşan bir başkaldırıdır...
Nesimi KALKAN *
* Diyarbakır D Tipi Cezaevi